İtalyan Para Basma
Makinesinin Hırslı Hedefleri
EDİTÖRÜN NOTU: UniCredit’in kazançlarını artıran ve hissedarlara yılda en az 6,5 milyar euro dağıtma sözü veren Orcel, bankayı devraldığından bu yana hisse fiyatını neredeyse üçe katladı. Sonia Sirletti
Çeyrek asır önce Andrea Orcel adında genç bir bankacı, Merrill Lynch’te yarım düzineden fazla orta ölçekli bankayı bir araya getirerek İtalya’nın 3 numaralı finans şirketini kuran bir ekibin başındaydı. Takip eden on yıl boyunca, şu anda UniCredit SpA olarak bilinen şirket, bölgesel bir dev ve İtalya’nın en büyük bankası olmak için Orta ve Doğu Avrupa’daki bankaları satın alarak 65 milyar dolar harcadı.
Orcel daha sonra UBS Group AG’nin yatırım bankasında üst düzey bir görev aldı. Ardından Banco Santander SA ile bir flört başladı ve İspanyol bankasının CEO olması için yaptığı teklifi geri çekmesinin ardından süreç, Orcel’e 43 milyon euro (47 milyon dolar) kadar para kazandırabilecek bir mahkeme kararıyla sonuçlandı.
Orcel, Nisan 2021’de sorunlu holdingi bölgenin liderine dönüştürme hedefiyle UniCredit’e geri dönerek kurulmasına yardımcı olduğu bankanın başına geçti. Tecrübeli bankacı Bloomberg TV’den Francine Lacqua’ya yaptığı açıklamada hedefleriyle ilgili, “Hayalim, Henry Kissinger’ın ‘Avrupa ile konuşmak istersem
kimi arayacağım?’ sorusuna yanıt olmak. Biz de bu görüşmenin bir parçası olmak isteriz” ifadelerini kullandı.
Yatırımcılar, 60 yaşındaki İtalyan bankacının bürokrasiyi azaltma, zayıf iş kollarını kapatma ve kaynakları daha kârlı girişimlere kaydırma çabalarını alkışladılar. Orcel, UniCredit’in kazançlarını artırdı ve 2023 yılına kadar temettü ve hisse alımları yoluyla en az 6,5 milyar euro dağıtmayı planlayarak Avrupa bankaları arasında en cömert hisse geri alım planını uyguladı. Bu, UniCredit’in hisse fiyatının neredeyse üç katına çıkmasına yardımcı oldu ve bugün Orcel’in elinde hedeflenen satın almalar veya hissedar ödemeleri için daha önce vaat edilenlerin çok ötesinde 10 milyar euroluk bir fonu var. Öte yandan, yılda 10 milyon euroya yaklaşan toplam ücretiyle Avrupa’nın en büyük maaş çeklerinden birini kazanmayı başardı.
Orcel, UniCredit’in gelişmeye devam edebileceğinden emin, ancak sonraki adımlar daha zor olacak. Kâr artışının bir kısmı yükselen faiz oranlarına bağlanabilir ve Avrupa Merkez Bankası enflasyonla mücadele çabalarını azalttıkça ve müşteriler tasarrufları için daha fazla faiz talep ettikçe bu rüzgârın azalmasının muhtemel olduğu değerlendiriliyor. Bu ayıklamaya rağmen Orcel hala Orta ve Doğu Avrupa’daki küçük işletmelerden oluşan bir imparatorluğa başkanlık ediyor. Bu durum Orcel’i miras kalan bilgisayar sistemlerinden oluşan bir yığınla baş başa bırakırken bu da daha fazla düzene sokmanın şimdiye kadar başardığından daha karmaşık olacağı anlamına geliyor. Buna ek olarak UniCredit’in eski adıyla HypoVereinsbank’ın sahibi olduğu Almanya’da ise resesyon kapıda.
Orcel, UniCredit’in Avrupa bankacılığının başına bela olan parçalanmanın bir örneği haline geldiği ve verimliliği artırmayı zorlaştıran yerel pazarlara yayılmış operasyonlardan kaynaklanan sınırlı kârlılıkla geçen bir kargaşa döneminin ardından göreve geldi. Selefi Jean-Pierre Mustier, sancılı bir küçülme uygulamış, 13 milyar euroluk yeni sermaye toplamış ve kötü borç yığınlarını elden çıkarmıştı. Bu hamleler, büyüme için bir temel oluştururken, UniCredit İtalya’nın lideri konumunu Intesa Sanpaolo SpA’ya kaptırdı ve Mustier yönetim kuruluyla strateji konusunda yaşadığı çatışmanın ardından istifa etti. Orcel, “Bu, kendine olan güvenini kaybetmiş, dış kredibilitesini yitirmiş bir bankaydı” diyor.
Yatırım bankacılığındaki uzmanlığına rağmen, bazı yabancılar UniCredit’i küresel finansın en üst kademesine taşıyacak bir mega satın alma için bastırsa da, Orcel henüz büyük bir anlaşma sağlayamadı. Bankanın başındaki isim 2021 yılında İtalyan hükümetinin Banca Monte dei Paschi di Siena SpA’daki hisselerini satın alma anlaşmasından vazgeçti, ancak bankanın değerini daha da artırabilecek başka satın almalar arayışında olduğunu söylüyor. Şu ana kadar hiçbir şey yeterli cazibeye sahip olmasa da, önemli bir anlaşma fikrine sıcak baktığı açık. İtalyan bankacı çabalarının arkasında yatan nedeni, “Bu ekonomik bloğun ABD ya da Çin karşısında tutunmasını istiyorsak Avrupa’nın piyasa değeri 100 milyar doları aşan bankalara ihtiyacı var” şeklinde açıklıyor.
Çalışanlar, Orcel’in özellikle Milano ve Münih’teki kurumsal merkezlerinde, bankanın toplam işgücünün yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan yaklaşık 10 bin kişiyi işten çıkardığını ve bunun da bazı personeli huzursuz ettiğini söylüyor. Bununla birlikte sahip olduğu sert mizacı, (sabahın erken saatlerinde astlarını aramasıyla tanınıyor) herkesin hoşuna gitmiyor. Kişisel meseleler hakkında konuşmak istemeyen birkaç eski meslektaşına göre, doğrudan ve talepkâr ve bir yatırım bankacısının anlaşma sonuçlanana kadar her şeyi akışta tutmaya hazır olması, kasıtlı olarak belirsizliği teşvik ediyor.
Ancak Orcel’in hayranları, kararlılığının beklenmeyeni yapma isteğiyle birleştiğinde onu doğal bir lider haline getirdiğini söylüyor. Genel merkezdeki görevine son verirken şubelere ve çalışanların eğitimine yatırım yaptı. Avrupa’daki küçük ofisleri düzenli olarak ziyaret ederek patronlar, orta düzey yöneticiler ve giriş seviyesindeki çalışanlarla bir araya
gelen Orcel, bazı personel arasında yeni bir heyecan duygusu yarattı. Orcel’i Merrill’de çalıştığı dönemden beri tanıyan eski UniCredit finans müdürü Marina Natale tecrübeli bankacı için, “Yaptığı her işe kendini tamamen adamış durumda” diyor.
Müşteriler de Orcel’in bir yatırım bankacısı gibi durmaksızın ihtiyaçlarına odaklandığını, ve bunun perakende kredilerde her zaman otomatik olarak gerçekleşmeyene bir şey olduğunu söylüyor. Lüks yat üreticisi ve hem UniCredit hem de Intesa’nın önemli müşterilerinden biri olan Sanlorenzo SpA’nın CEO’su Massimo Perotti, Orcel’in “geçmişten gerçek bir kopuş gerçekleştirdiğini” söylüyor. Perotti bu değişimi, “Yaklaşımda büyük bir fark görebiliyorum. Önemli olduğumu hissediyorum” şeklinde ifade ediyor.
Orcel, bazen şafak vakti Londra yakınlarında su kayağı yaparak ya da evinin bulunduğu Portekiz kıyılarında sörf yaparak alfa-erkek bir kişilik sergiliyor. Bu da onu iğneleyici sözlerin öznesi haline getirmiş, bazı çalışanlar ona dövüş sanatları aktörü Chuck Norris’e atfen “Chuck” adını takmış. Kendisine takılan diğer bir lakap ise ona Megadirettore Galattico; bu da 1970’lerde ezilen şirket çalışanları ve onların aşırıya kaçan patronlarını konu alan bir İtalyan hicvine gönderme yapıyor.
Orcel, UBS’deki görevi sırasında, İsviçreli bankanın yaşadığı usulsüz işlem skandalı ve hükümet kurtarma paketinin ardından yatırım bankasını önemli ölçüde küçültmek zorunda kalması nedeniyle anlaşma yapmaktan yeniden yapılandırmaya geçiş yaptı. Binlerce kişinin işten çıkarılmasını denetledi ve on yılın en istikrarlı dönemini başlatan varlık yönetimine geçiş için zemin hazırladı. Zürih’teki bankadaki deneyimi, UBS’in geçtiğimiz Mart ayında zor durumdaki komşusu Credit Suisse’i kurtaracak konuma gelmesine yardımcı oldu ve Orcel’in UniCredit gibi karmaşık bir ticari bankayı yönetmek için ihtiyaç duyduğu becerileri geliştirdi. UniCredit’in CEO’su geçmişiyle ilgili, “Her yerde çalışabilirsiniz ama bazı ilkeler her zaman aynı kalır” diyor.
İşten çıkarmalar ve verimlilik ayarlamalarının ötesinde, UniCredit’in stratejik yöneliminin itici gücü, gelir üreten işleri (sigorta, ödemeler ve varlık yönetimi) ikinci bir kâr motoru olarak kullanmak ve dışarıya taşeronluk yapmak yerine daha fazla ürünü kurum içine getirmek olarak görünüyor. Orcel bu stratejiyi, “Doğru yerlerde büyümemiz gerekiyor. Nerede pazar payı kazanmak istiyoruz? Bu benim UBS’de yaptığımdan çok farklı bir şey değil. Güçlü olduğumuz alanlarda yığılma yaptık ve güçlü olmadığımız sabit gelirlerde ise geri çekildik” ifadeleriyle açıklıyor.
Avrupa uzun zamandır mevduat sahipleri ve müşteriler için rekabet eden çok sayıda banka olmasından muzdarip. Ancak sermaye ve likidite yönetimine ilişkin kurallar, sınır ötesi anlaşmalar için teşvikleri azaltabilir; bu da gerçek bir bankacılık birliği oluşturmaya çalışan ancak başarısız olan düzenleyiciler için dahi önemli bir endişe kaynağı. Orcel, kendi ağının, rakiplerinin büyük kısmının sadece hayal edebileceği bir ölçeğe ulaşmak için bir şablon sunabileceğini savunuyor. “Yerel satın alma veya 13 farklı ülkenin kombinasyonundan oluşan satın almalar yapabilirim. Sizin sınır ötesi dediğinize ben yerel diyorum” diyor.
Ancak UniCredit’in başındaki isim şimdilik, bankanın potansiyelini güçlendirmek için daha küçük satın almalara odaklanmaktan mutlu olduğunu, gözünün sürekli olarak geliri ve firmanın genel değerini artırmakta olduğunu söylüyor. Kasım ayında Yunan hükümetinin Atina merkezli Alpha Bank’taki hisseleri için yaklaşık 300 milyon euro karşılığında yaptığı anlaşma, göreve geldiğinden bu yana İtalya dışına ilk çıkışı oldu.
Orcel, doğru fırsatların ortaya çıkması halinde yatırımcıların bu taktiğin devam etmesini beklemeleri gerektiğini açıkça belirtiyor. Tecrüebli bankacı, faiz gelirlerindeki yavaşlamaya rağmen bankanın kârlılığındaki artış konusunda da iyimser. UniCredit’in önümüzdeki yıllarda, 2023’te 7,5 milyar euro net kâr ve 22 milyar euroyu aşan gelir hedefini yükseltmeye devam edeceğini söylüyor.
UniCredit’in değerlemesi çoğu emsalinden daha düşük olduğu için daha büyük bir satın alma daha zor olacaktır. Orcel, UniCredit’in hisse fiyatının bu tür anlaşmaları şimdilik masadan kaldırdığını kabul ediyor. Genel olarak aldıkları güvenilir ödemelerden memnun olan hissedarlarının büyük bir anlaşmayı gerçekten isteyip istemeyecekleri de belli değil. Ne var ki Orcel, bankanın değerini yükseltme planı gerçekleşirse, hazır olacağını belirtse de ekliyor: “Eğer şartlar ve yöntem doğru değilse bunun yapmamak daha iyi. Ancak eğer bir şey yapacak olursak, bundan değer elde edebileceğimizden son derece eminiz.”
“Bu ekonomik bloğun ABD veya Çin karşısında tutunmasını istiyorsak, Avrupa’nın piyasa değeri 100 milyar doları aşan bankalara ihtiyacı var”
İÇİNDEKİLER
tr-tr
2023-12-08T08:00:00.0000000Z
2023-12-08T08:00:00.0000000Z
https://businessweektr.pressreader.com/article/282050511842159
CINER MEDIA GROUP - C Görsel Yayınlar A.Ş.
