Büyük Mali Teşviklere Veda Zamanı
● Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri, harcamaları kısma konusunda baskı altında
Hazırlayan: Cristina Lindblad EDİTÖRÜN NOTU: Almanya'da üst mahkemenin kararı, hükümetin mali durumunu altüst etti. Bu durum Brüksel’in AB üyesi ülkelerden enerji sübvansiyonlarını kısmalarını istediği bir dönemde 2024 yılı için büyümeyi sınırlayabilir.
Avrupa’da ekstra büyük genişleme döneminin sona erdiğinden hâlâ şüphe duyan varsa, kıtanın en büyük ekonomisi hükümet harcamalarında aniden frene bastı.
Almanya'nın en üst mahkemesinden gelen bir kararla zor durumda kalan ülkenin siyasi liderleri, bu yılki bütçelerini yeniden ayarlayarak ve kamu maliyesini yönetme stratejilerini yeniden değerlendirerek kriz moduna geçtiler.
Yasal sorun, büyük ölçekli yatırımları desteklemek için federal bütçenin bir parçası olmayan özel fonların kullanılmasını merkeze almış durumda. Daha önce hükümetler birbiri ardına, hükümet açıklarının ve kamu borçlanmasının boyutuna katı sınırlar getiren ve anayasada yer alan "borç frenini" aşmak için bu taktiğe başvurmuştu. Söz konusu dava ise, Kovid-19 acil durum fonlarının ekonominin daha çevre dostu hale getirilmesi ve modernleştirilmesi için yeniden kullanılmasına odaklanmıştı.
Almanya'nın güneybatısındaki Karlsruhe kentinde 15 Kasım'da alınan karar, bu özel araçlardan birini fiilen devre dışı bırakırken, yüz milyarlarca euroluk diğer finansman kaynaklarına da dolaylı olarak gölge düşürdü. Berlin’de Olaf Scholz’un başbakanlığındaki üç partili koalisyon, kararın ardından ekonomiyi iklim dostu bir hale dönüştürmeye yönelik programın nasıl ilerleyebileceğini tartışıyor.
Bu krizin, aralarında Almanya’nın da olduğu bölge ülkelerinin Kovid salgını ve ardından gelen Ukrayna savaşı kaynaklı enerji kriziyle mücadele etmek için yıllar boyunca serbestçe harcama yapması sonrası daha yalın bir iktidar dönemini benimsemeleri beklenirken meydana gelmesi bir tesadüf ancak dikkate alınması gereken bir gelişme.
Bu acil durumların şimdilik ele alınmasıyla birlikte Avrupa Birliği’nin (AB) bütçe açıklarını gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 3’ü ve kamu borcunu GSYH’nin yüzde 60’ı ile sınırlayan, uzun bir geçmişe sahip kuralının Ocak ayında yeniden devreye girmesi bekleniyor. Birliğin 27 üyesinin maliye bakanları ayrıntılar üzerinde tartışıyor ancak büyük resim oldukça net: Borçlanmanın artık çığrından çıkmasına izin verilemez.
JPMorgan Chase Bank Portföy Yöneticisi Jason Davis, 23 Kasım’da Bloomberg TV’ye verdiği mülakatta, “Çok büyük miktarlarda mali teşvik yaşadık. Kurallar ister Ocak ayında geri gelsin ister gelecek yılın ortasına kadar düzenlenmesin yine de ekonomilerin bütçelerini sıkılaştırmaları için baskı olacağını düşünüyoruz”
değerlendirmesinde bulundu.
Hükümetler, belirgin bir şekilde artan borç ödeme maliyetlerinin yanı sıra yatırımcıların ve borç derecelendirme şirketlerinin incelemeleri nedeniyle kurallara uymaya başlıyor. Sektörlerin daha çevre dostu hale gelmesi ve enerji şebekesinin çöküşünden yaşlanan nüfus ve daralan işgücüne kadar çok sayıda daha uzun vadeli baskılar da teşviklere ekleniyor.
Mali teşviklerden uzaklaşma, Kasım ayı ortasında yayımlanan son ekonomik tahminler dizisinde, AB’nin mali duruşunun bu yıl "daraltıcı" olacağını ve 2024'te büyüme üzerinde daha da ağır bir yük oluşturacağını söyleyen AB yetkilileri tarafından not edildi. Öte yandan GSYH'nin yüzdesi olarak toplam borcun da gerilediği belirtildi.
AB'den çıkalı uzun zaman olmasına rağmen benzer baskılarla karşı karşıya olan İngiltere de kendi borçlanmasını kontrol altına almak için harekete geçti. 22 Kasım’da açıklanan mini bütçe, 2027-28'e kadar İngiltere'nin vergi yükünün İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en yüksek seviyeye çıkacağını doğrulayan bazı küçük bilgiler içeriyordu.
Ancak İngiltere ve diğer büyük Avrupa ekonomilerinin de farkına vardığı üzere, seçmenleri ekstra yardımlardan vazgeçirmek zor.
Borç oranı GSYH’nin yüzde 140’ı civarında olan ve Moody’s Investors Service tarafından kredi notu çöp seviyesine yakın olarak belirlenen İtalya’da, Başbakan Giorgia Meloni, açığı 2026 yılına dek yüzde 3’ün üzerinde tutacak tedbirlerle başbaşa kalmış durumda.
Daha az yükü olan ancak daha da talepkâr bir seçmen kitlesine sahip olan Fransa ise, kısa bir süre önce kendisini Avrupa Komisyonu'nun ‘tehlikeli’ listelerinden birinde buldu çünkü ülkenin 2024 taslak bütçesi, mali rehberliğini ihlal etme riski taşıyor.
Brüksel tarafından enerji yardımı konusunda hala çok cömert bulunan Almanya, aynı zamanda ihtiyatlı tutumuyla da öne çıkıyor. İtalya'nın yarısından daha az borç oranıyla bölgenin ekonomik lokomotifi olan Almanya'nın kamu maliyesi uzun zamandır Avrupalı meslektaşları arasında hem kıskançlık hem de hayal kırıklığı yaratıyor.
Ülkenin bütçe açıklarına karşı alerjisi, vatandaşlarının borçlanma konusundaki isteksizliğinden kaynaklanıyor. (Almancada "borç" kelimesi aynı zamanda "suçluluk" anlamına da geliyor.) Pandemi öncesinde, borçlanma maliyetlerinin son derece düşük olduğu bir dönemde, bu duruş uluslararası ekonomi gözlemcileri tarafından yersiz bulundu. Ancak Kovid vurduğunda, Almanya hane halkları ve işletmeler için yüz milyarlarca euroya ulaşan büyük mali destekleri serbest bırakabildi ve bunu Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından yükselen enerji faturalarının acısını hafifletmek için yapılan yardımlar izledi.
Dahası, İtalya gibi pandemiden zarar gören ülkelere yardım etmek için devasa bir AB harcama programı ancak Almanya'nın desteğiyle ilerleyebilirdi.
Bir mali şahin olan Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner, bütçe profilini normale döndürme yolunda ilerliyordu ancak koalisyon ortaklarının yeşil projelere yatırım ve ülkenin sosyal güvenlik ağının korunması yönündeki politika taleplerini karşılamak için özel bütçe dışı fonlara eskisinden daha fazla ağırlık veriyordu.
Bu yaklaşım şimdi paramparça olmuş durumda. Scholz'un kabinesi, toplam borçlanmayı artırmayacak bir hamleyle, 2023 yılı için borç freninin askıya alınmasını onayladı. Neredeyse tüm yeni harcamaların dondurulması şimdilik yürürlükte ve yetkililer 2024 için yasal olarak su geçirmez bir bütçe tasarlamaya çalışırken görünüm haftalarca bulanık kalabilir ve gözlemcilere etkiyi ölçmek için çok az şey bırakabilir.
Bloomberg Economics, harcamaların keskin bir şekilde dizginlenmesi halinde 2024'te büyümenin tahmin ettiği yüzde 0,9'un yarısından daha azına düşebileceği uyarısında bulunarak iyimser olmayan bir duruşa sahip.
Almanya Ekonomi Uzmanları Konseyi üyesi Veronika Grimm, Bloomberg TV’ye verdiği demeçte, krizin boyutunun koalisyon hükümeti ile muhalefetin anlaşıp anlaşamayacağına bağlı olacağını söyledi. Borç frenini değiştirmek için anayasada yapılacak herhangi bir değişiklik üçte iki çoğunluk gerektiriyor. Grimm yaşanan krizle ilgili, "Durum çok zorlu. Hükümet gerçekten hızlı hareket etmek zorunda" diyor.
Bununla birlikte işler nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, herhangi bir yeni harcama taahhüdünün yerine getirilmesi için eskisinden çok daha fazla siyasi çaba gerekeceği açık.
Ülkenin bütçe çıkmazı, bölgedeki mali gidişatın durdurulamaz dönüşünün bir başka işareti gibi görünüyor. Avrupa'nın mali teşvik partisi zaten sona eriyordu; ancak şimdi Almanya'nın yargıçları ışıkları söndürdü.
İÇİNDEKİLER
tr-tr
2023-12-08T08:00:00.0000000Z
2023-12-08T08:00:00.0000000Z
https://businessweektr.pressreader.com/article/282071986678639
CINER MEDIA GROUP - C Görsel Yayınlar A.Ş.
